Çağatay Yılmaz: Büyük umutlar ve büyük hayal kırıklığı
Çağatay Yılmaz: Büyük umutlar ve büyük hayal kırıklığı… Sevgili dostlar; Bildiğiniz gibi yıllardır beklediğimiz Avrupa Futbol Şampiyonası’nda milli takımımız tabiri caizse mavi ekran verdi ve attığı tek golle puansız olarak turnuvayı noktaladı. Takımımız nasıl başarılar kazandığında methiyeler düzüyorsak, başarısız olduğu zaman da eleştirmek en doğal hakkımız. Şüphesiz dünyanın en iyi takımı değiliz. Kupayı kazanamamak da dünyanın sonu değil lakin daha birkaç ay önce oynadığımız Hollanda ve Norveç maçlarında oynadığımız futbola ne oldu? Takım aynı takım, hoca aynı hoca. Bir takım kötü oynayabilir ama kötü koşamaz. Maçlarda yapılan koşular bile kötüydü.
Turnuvada şu ana kadar yapılan maçlara baktığımızda en tecrübesiz takımların bile güçlü takımlara karşı ne denli mücadele ettiklerini görmek mümkün. İlk maçtan son maça kadar istikrarlı bir şekilde kötü oynayan tek takım bizdik desek yanlış olmaz sanırım. Şenol hoca’nın bu turnuvada teknik ve taktik açıdan sınıfta kaldığını düşünüyorum. İtalyan ve Galler’li oyuncular bizimle oynadıkları maçlardan sonra aynı demeçleri verdiler kameralara. “Türkiye’nin zaaflarını, açıklarını biliyorduk ve bunlara çalıştık” Peki rakiplerimiz bu açıkları belirleyip bunlar üzerinde çalışırken biz bu açıkları kapatmak için ne yaptık Şenol hocam? İlk maçta devre arası oyundan çıkan isimler ön libero ikilimiz olan Ozan ve Okay. ikinci maça bakıyoruz oyundan çıkan ilk isimler yine Ozan ve Okay. Üçüncü maça baktığımızda oyunda çıkan ilk isimler yine ön libero ikilileri Ozan ve Okay’ın yerine oynayan Kaan. Demek ki bu isimler bu mevkide olmuyor, yapamıyorlar hocam. Kadro 26 kişi ve bu isimlerin alternatifleri mevcut. O zaman neden bu isimlerde ısrar ettin hocam? İskoçya 20 yaşındaki Gilmour’u Wembley’de İngiltere’ye karşı sahaya sürerken, Almanya Portekiz karşısında Gosens’i ilk defa oynatıp 1 gol 2 asistle maçın yıldızı yaparken bizim yıldız adayı dediğimiz genç oyuncular neden tribüne çıkıp hiç süre almadı Şenol hocam?
Yıllardır yurtdışında oynayan oyuncularımızla övünüyoruz, övünmeye devam da edeceğiz fakat şu net bir şekilde ortada Avrupa’nın antrenman sistemi bizim sistemimizden çok farklı. Teknik ve taktik açısından bizden çok daha üstünler. Zaten oynadığımız maçlara baktığımızda takımın antrene olmadığı apaçık ortada. Liglerin bitiş ve Şampiyonanın başlangıç tarihi arasını iyi analiz edememiş, takımı hazırlayamamışsın sayın hocam. Mental olarak da fizik olarak da takım hazır değildi. Top rakipteyken rakibe basan bir tek oyuncu bile göremedik.
Belki de büyük çoğunluğu Avrupa’da oynayan bir takımı yine Avrupa futbolunu iyi bilen yabancı bir teknik adama emanet etmek yapılacak en mantıklı iş olacaktır. Aksi havanda su dövmekten başka bir şey değildir. Tabi ki bu benim şahsi fikrimdir.
Saygılarımla…