Bir Hikaye: On Dört, On Dört!
Bir Hikaye: On Dört, On Dört!
Abazdağı’nda Mengil Dayımın yerinde fındık topluyorduk. Mahmut Abi, “On dört, on dört” diye bağırıyor ve Abazdağı’nı inletiyordu. Aslında o sezon hep böyleydi. Neyse! Aradan bir müddet geçti. Yukarı bahçede fındık toplayan işçiler tarlayı bitirmişler ve başka bir yere geçiyorlardı. O esnada işçilerden biri Mahmut Abi’ye “Abi sen on dört on dört diye bağrıyon da bu ne demek?” diye sordu. Mahmut Abi de “Bi dal cigara ver söyleyim” dedi. Adam da “Ben cigarayı bıraktım” deyince Mahmut Abi “O zaman söyleyemem” dedi. Adamın sorusu merakımı çekti. Adam gidince “Mahmut Abi yahu bu on dört muhabbeti nedir” dedim. Mahmut Abi şöyle dedi: “Önceden ot kazarken (tarlaya bir şey ekmeden önce yapılan işleme denir) bu iş belli bir sıra hâlinde yapılırdı. Kimileri de geride kalırdı. Önde gidenler bu geride kalanlara “On dört on dört / Kazamadığın yeri ört” derlerdi. Yani bu da ileriye geçin demek olurdu.”