Yasin Şen Yazdı: Köroğlu’nun Koçakları
Koçak, yiğit kahraman gibi anlamlara gelir. Köroğlu hikâyelerinde onların kahramanlıkları göz kamaştırır. Onlar beylerine sadıktır. Onun emrinden çıkmadan Köroğlu’na hizmet etmeye çalışırlar. Köroğlu zorda kaldığında veya zindana düştüğünde onun kurtarılması genelde bu koçakların sayesinde olur.
Bu koçakların “keleş” diye adlandırıldığı da olur. Sivas’ta derlenen “Bolu Bey” kolunda Köroğlu’nun koçakları keleş diye adlandırılmıştır. Köroğlu’nun kırk yiğidi, yani kırk koçağı vardır. Bunların ardında destan geleneğinin etkileri olduğu açıktır. Dede Korkut Hikâyeleri’nde de karşımıza çıkan kırk sayısı burada da Köroğlu’nun koçaklarını ifade eder. Dolayısıyla bu sayı sistemlerinde destan geleneğimizin ta kadim zamanlardan getirdiği sembolik bir durum gizlidir.
Köroğlu koçaklarını çok sevmektedir. Onlardan hangi biri bir sefere çıksa, yola gitse sazını çıkarır ve Köroğlu onlara sazıyla hitap eder.
Köroğlu, koçaklarını pek sever. Bolu Bey kolunda zindana düşen Köroğlu’nu kurtarmak üzere gelen İsabalı adındaki koçağını teşhis etmek üzere söylediği aşağıdaki manzumesinde onun bu sevgisi sezilmektedir. Koçakların bazılarının adının anıldığı bu manzumeyi buraya kaydetmek istiyoruz:
Bugün keleşlerim yadıma düştü
Ağalar ağası yanımda gerek
Bir büküşte yedi giyim nal kıran
Koçak Demircioğlu yanımda gerek
Nice ordu bozmuş, eli beratlım
Çintiyan kılıçlım, gök Arap atlım
Böbür aslan huylum, kaplan sıfatlım
Şimdi Köse Emmim yanımda gerek
Öz özüne Gürcistan’ı batıran
Bağdat’tan Basra’dan avın getiren
Kendi bir han oğlu Mısır’doturan
Bıyıklı Yusuf’um yanımda gerek
Tek başına ordulara saldıran
İran şahın bayrağını yolduran
Şeşber vurup bedenleri böldüren
Kiziroğlu Mustafa’m yanımda gerek
Derya atı biner demir donludur
Meydana girende aslan canlıdır
Aslını sorarsan Dağıstanlıdır
Şimdi Kocabey’im yanımda gerek
İstek ile öz zevkini yetiren
Bir tek günde Gürcistan’ı batıran
Dört yüz sonaları birden getiren
Celali Mehmet Bey yanımda gerek
Kimsenin halinden derdinden bilmez
Padişahtan ferman olsa dinlemez
Yüz bin ordu gelse var mısın demez
Şimdi Reyhan Arap yanımda gerek
Köroğlu’m zindanda söyler edalı
Ayvaz’ı görmezsem olurum deli
Hezeran kılıçlı, desti cidalı
Güzel İsabalı’m yanımda gerek[1]
Onun birçok koçağı vardır. Köroğlu’nun koçaklarından birisi Demircioğlu’dur. Demircioğlu adına müstakil bir kol da derlenmiştir. Bu kolda, Köroğlu, Köse Kenan ve diğer keleşleriyle beraber İran’a sefere çıkar. Yolda giderken Kırat nal değiştirir. Köroğlu, mecburen keleşlerinden ayrılır ve Erzurum’a uğrar. Burada bir demirciye uğrar ve Kırat’a polat nal kestirir. Bu demircinin bir çırağı vardır. O da başka bir demircinin oğludur. Babası bu çocuk doğarken vefat ettiği için çocuğa Demircioğlu denmiştir. Köroğlu, polat nal kestirene kadar kendisine getirilen nalları eğip büker, bir kenara atar. Demircioğlu da Köroğlu’nun kendisine verdiği altınların üzerindeki yazıları eliyle siler ve o da onları eğip atar.
Köroğlu bu çocuğun yiğit bir olduğunu anlamıştır, hatta kaçırmayı düşünmektedir. Fakat sefer üzere olduğu için yoluna devam eder. Demircioğlu da Köroğlu’nun zenginliğine ve yiğitliğine vurulmuş, onun keleşi olmayı kafasına koymuştur. Neticede onun yolu üzerinde önüne çıkar. Köroğlu, Demircioğlu’nu alarak Çamlıbel’e gelir. Köse Kenan, ilk başlarda Demircioğlu’nu pek önemsemez ve onu ciddiye almaz. Fakat Âşık Canan adlı İsfahanlı bir âşığın Telli Nigar’dan getirdiği mektubu gören Köroğlu Telli Nigar’ı getirmeyi istemektedir. Onu getirmek için Demircioğlu gönüllü olur. Köse Kenan başta olmak üzere kimse onun başarılı olacağına ihtimal vermez. Demircioğlu, getirilen kahveye içmeye davranan Köroğlu’nun bileğinden tutar, kahve yere düşer. Fincanın dibinde kalanları silip süpürür ve yola çıkmak üzere hazırlanır. Köroğlu da ona üç telli sazıyla hitap eder.
Köroğlu hikâyelerinde yukarıdakilerden başka olarak zaman zaman ismi anılan koçakların adları şöyledir: Lelevütlü Kara Usta, Pireboyun, Ceyhun Arap, Kamber, Hoylu, Kocabey, Hendekatlamaz, Dolmagöz, Deli Celali, Nalkıran, Kenan Sancaktar…
Köroğlu’nun kocaklarından yukarıda da bahsedildiği üzere Demircioğlu adına müstakil bir kol bulunduğu gibi Kamber’in adına da yine müstakil bir kol bulunmaktadır. Her iki kolda da koçaklar Köroğlu’nun yiğitliği ve onları koruması sayesinde onun koçakları arasına katılırlar.
Köroğlu hikâyelerinde bazen Köroğlu’nun düşmanlarından biri de onun koçaklarının arasına katılabilmektedir. Kenan Sancaktar bunlardan birisidir.
Köroğlu hikâyelerinde bu koçakların hikâyede anlam kazanan ve onların yolunun bir şekilde Köroğlu’yla kesişmesine vesile olan bir işleyiş gizlenmektedir. Pertev Naili Boratav’ın kitabına aldığı ve geneli manzum metinlerden oluşan “Maraş Metinleri”nde Reyhan Arap, Köroğlu’nun babası Deli Yusuf’la mücadele eder. Hatta neredeyse onu alt etmek üzeredir. Köroğlu’nun Tiflis Nüshas’ında anlatılan Reyhan Arap’la ilgili şunları söyler: “Tiflis Nüshası’nda Arap Reyhan, Köroğlu’nun sevimli sakisi olan Eyvaz’ın dayısı ve kahramanın dostudur. Hatta Köroğlu zor anlarda Arap Reyhan’ı yardıma çağırır.”[2]
Dolayısıyla bu hikâyelerdeki koçakların her birinin bir hikâyesi vardır. Bazı anlatılarda onların Köroğlu’na nasıl katıldığı anlatılır. Koçaklar, Köroğlu hikâyelerinin en önemli unsurlarından birisidir.
[1] Ümit Kaftancıoğlu, Köroğlu Kol Destanları, Kültür Bakanlığı Yayınları, İstanbul 1979, s. 47-49.
[2] Fuzuli Bayat, Köroğlu Şamandan Âşıka, Altan Erene, Akçağ Yayınları, Ankara 2011, s. 134.