Maziye Sığınmak
Maziye sığınmak, bazen mânevî bir sağlık alameti, bazen de tehlikeli bir durum olarak düşünülür. Bu bakımdan geçmişe hasret duymak, birbiriyle çelişen birtakım fikirlerin ortaya konulmasına sebep olmuş, kişilere ve cemaatlere göre değişen farklı görüşlerin oluşmasını sağlamıştır.
Mâzi bazen, yeniyi inşa etmek için hesaplaşılması gereken bir saha, bazen de “yenilik” diye sunulan değişimi yıpratmak için bir fırsat olur. Her iki halde de mazi, kendisine veya kendisinden hareket edilen çok mühim bir mevzudur. Kimilerince hedef tahtası haline getirilen bu düşman, başkalarınca içinde hâlâ hazineler saklı muhteşem bir saraydır.
Bu sâyede mâzinin bizi gizliden gizliye idare ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. İster maziyi acımasızca tenkit edelim, istersek vazgeçilmez görelim, bu yüzden o cemiyet ve insan hayatının hemen her ânında geleceğe hükmeden ve ona yön tayin eden bir kuvvet kazanır. Geçmiş, bu sebepten bizim yakamızı hiçbir zaman bırakmaz.
Hâlin ve istikbalin bulanıklığı, mazinin berrak hatıralarını daima canlı tutar. “Ne olacak” endişesi içinde kıvranırken, el yordamıyla bulabildiğimiz bir dayanak noktasından kolayca vazgeçemeyiz. Mâzî hasreti, bu karanlığın ve bulanıklığın arasında rahatlıkla serpilir, cemiyete kabul ettirilen fikirlerin aleyhine hareket etmede bir siper vazifesi görür.