Dolar 32,3425
Euro 35,1086
Altın 2.309,83
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Afyon 20°C
Az Bulutlu
Afyon
20°C
Az Bulutlu
Cum 23°C
Cts 24°C
Paz 24°C
Pts 24°C

Yasin Şen Yazdı: Huzur’da Kadın Meselesi-1

Yasin Şen Yazdı: Huzur’da Kadın Meselesi-1

Kurumsal Web Tasarım

Giriş:

İnsan, bir devam fikri ve duygusu içinde yaşayan esrarlı bir varlık. Hayatın bütünlüğüne ve sürekliliğine ihtirasla sarılan, bunu muhafaza ve müdafaa eden belki de tek mevcut. Yaşadığımız ânın, ruhumuzun ve bizi biz yapan bütün uzviyetin, kendine bir çıkış noktası araması bu durumun kaçınılmaz bir sonucu olmalı. Bu yüzden mekânı ve zamanı temsil gücüne sahip insanların, hatıra ismi altında bu iki kavramın ifade ettiği bütün zenginliklere temas etmesi de şaşırtıcı değildir.

İnsanın bu sonsuzluk iştiyakı ve yarınlara kalmayı istemesi bizi, geçmişin masal âlemine götüren önemli bir anahtar. İnsandan daha fazla, zamanı ve mekânı bütün yönleriyle bize duyurma gücüne sahip bir varlık yok gibidir. Edebiyat, insanın bu gücünü hayatımızın bir süreklilik arz etmesi gereken en önemli malzemelerinden biri yapar.

 Edebî eserin muhteva unsurları; devirlerin, insanların ve hadiselerin rahatlıkla izlenebildiği bir ayna vazifesi görür. Eserin içeriği ve şekli bir nevi, ortaya konduğu zamanının bir medeniyet tasavvuru, hayatı ve insanları algılayış biçimidir. Hiçbir yazar ve eser, zamanının kendisinde bıraktığı etkilerden kurtulamayacağına göre –istemese bile- kendi devrinin en âdil bir şahidi olacaktır. Biz de, buradan hareketle edebiyatımızın birçok bakımdan en ilginç romanlarından biri olan Huzur’un kadın kahramanlarını kendi zaman ve mekân dünyaları içinde anlamaya ve anlatmaya çalışacağız.

Kadın, yaşanan zamanı ve mekânı kuvvetle temsil etmesi bakımından Tanpınar’ın eserlerinde vazgeçilmez bir yere sahip. Bazen meçhul diyarlarda ve zamanlarda karşılaşılan bir sevgili, bazen de hatıraların kopkoyu dünyasında yıldız gibi parlayan bir anne olarak kadın, ait olduğu devirlerden, geniş bir zamana ve mekâna yayılır. Bu eserlerde kadın, hayatı kendinde teksif etmenin, mekânla bütünleşmenin sihriyle karşımıza çıkar. Aslında bu sayede Tanpınar, bize duyguların yoğunluğunu, hayatın bütünlüğünü ve zamanın yekpâreliğini hissettirmeyi başarabilmektedir.

Fert olarak kalbinde duyduğu bir sancıyı, entelektüel olarak zihnini kıvrandıran bir fikri, hatıralara bürünmüş mekânı ve zamanı, kadın kahramanlarla ifade etmek –biraz sonra görüleceği üzere- Tanpınar’ın eserlerinde en çok başvurduğu yollardan biridir. Meselâ, “Hatırlama” adlı şiirinde geçen şu mısralar onun, kadın-zaman-mekân arasında kurduğu bağı görme adına önemlidir:

Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak,

Rüyâların kadar sade, güzeldin,

Başbaşa uzandık günlerce ıslak

Çimenlerinde yaz bahçelerinin[1]

Yukarıdaki dörtlükte de görüldüğü gibi kadın, değişen mekânın ve yiten zamanın bir parçası olarak Tanpınar’ın eserlerinin önemli bir unsuru hâline gelir. Peki, Tanpınar zamanı ve mekânı ifade ederken kadını neden bu kadar öne çıkarıyor? Meselâ Huzur romanındaki onca hatıra, koskoca bir medeniyet ve devam fikri, niçin özellikle Nuran’la temsil edilmiştir? Bu soruların cevabını kadının yaratılıştan gelen hassasiyetinde, anneliğinde ve bir kültür ortaya koyabilen üretkenliğinde mi aramak gerekiyor? Yazı boyunca bu soruların cevabını aramaya çalışacağız.

Bir masal tülüne bürünmüş efsanevî kahramanlar gibi kadın, masumiyeti ve saflığı, zamanın ürkekliğini ve değişkenliğini anlatmada Tanpınar için önemli bir noktadır. Bir şiirinde geçen,

Bu çıplak, ümitsiz ve saf duada

Ve bir kadın beyaz, sakin, büyülü

Göğsünde kanayan bir zaman gülü

Mahzun bakışlarla dinler derinde[2]

mısraları da bize bunu düşündürüyor. Bir bütün olarak baktığımızda ise Tanpınar’ın eserleri halledilemeyen şimdinin destanı gibi duruyor. Bir türlü tamamlanamayan her şey, bizi bir kâbus gibi gitgide kendine çekiyor. Bunun en bâriz yansıması -Tanpınar’ın mısraındaki bir kelimeyi değiştirecek olursak- insanların “göğsünde kanayan mazi gülü”dür. Mâzî, onun eserlerinde bir muamma gibi asılı durur. Birçok kere, geçmişe dâir gidiş ve gelişlere cesaret edilse de ne tam mânâsıyla orada kalınabilmekte ne de mâzî ile hâli barıştırmak mümkün olabilmektedir. Tanpınar’ın romanlarının değişik zamanlarda yaşanan parçalardan oluşması da bu durumu doğruluyor kanaatindeyim.

[1] Ahmet Hamdi Tanpınar, Bütün Şiirleri, Hazırlayan: İnci Enginün, Dergâh Yayınları, İstanbul 1989, s. 38

[2] Bütün Şiirleri, s. 64

Yasin Şen Yazıları – Haberler Afyon
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
4 Ekim 2021 00:58
10 Ekim 2021 02:12
19 Kasım 2021 17:54
12 Mart 2023 19:46
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.